İletişim kavramını Eflatun, insan düşüncelerinin bir takım sembollere dönüştürülmesi olarak tanımlarken; Aristo, söz söyleme sanatı ve ikna etmenin bütün uygun anlamları olarak tanımlamıştır.
İletişim, çoğu tanımda olduğu gibi sadece bilginin paylaşımı ve duyguların aktarımı değil; anlam yaratma, etkileme ve değiştirme, etkileme ve yönlendirme gibi birçok işlevi kapsayan bir kavramdır.
Etkin iletişim becerisi, gerek özel hayatta gerekse iş hayatında son derece olumlu sonuçlar yaratır. Sağlıksız bir iletişimse, problemlerin çözümüne hiçbir katkı sağlamadığı gibi sorunları daha da arttırıp içinden çıkılmaz hale getirir.
Sylviane Herpin, “Düşündüğünüz, söylemek istediğiniz, söylediğinizi sandığınız, söylediğiniz; karşınızdakinin duymak istediği, duyduğu, anlamak istediği, anladığını sandığı ve anladığı arasında farklar vardır. Dolayısıyla insanların birbirini yanlış anlaması için en az dokuz olasılık vardır.” sözleriyle, etkin iletişimde, hayati önem taşıyan karşımızdaki insanı doğru anlama becerisinin önemine dikkat çekmektedir.
Kendimizi tanıdığımız, duygularımızı anladığımız ve yönetebildiğimiz ölçüde başkalarını anlayabilir ve kendimizi net bir biçimde anlatabiliriz. Sadece anladığımız bir şeye anlam verebiliriz. Anlamadığımız bir şeyin boşluğunu ise anladığımız bir şeylerle doldurmaya çalışırız. Bu tutumun sonunda da yanlış anlaşılmalar ve sorunlar ortaya çıkar.
Etkin iletişimin temelinde yatan faktör, anlaşılmaya çalışmak yerine anlamaya çalışmaktır. İnsanların çoğu, karşısındakini anlamak amacıyla değil, yanıtlamak amacıyla dinler; ya konuşurlar ya da konuşmaya hazırlanırlar. Etkin iletişimin en önemli yapı taşlarından birisi, empatiyle dinlemektir. Empatiyle dinlemek, karşı tarafın değer yargısını işin içine katmak, onların merceğinden bakarak dünyayı onların gördüğü gibi görmek, onların paradigmasını ve ne hissettiklerini anlamaktır.
Empati ve etkin iletişim becerileri, birbirlerini tamamlayan ve iç içe geçmiş yetilerdir.
Empati, ilk düzeyde başkalarının duygularını okuyabilme becerisidir. Daha yüksek düzeydeki empati, bir insanın dile getirilmemiş̧ endişe ya da duygularını sezmeyi ve bunlara karşılık vermeyi kapsamaktadır. En üst düzeyde empati ise, başka birinin duygularının altında yatan sorunları ya da endişeleri anlama yetisidir.
Empati, sempati değildir.
Sempati, karşımızdaki kişiyle duygu ve düşünce bakımından tam bir örtüşme halidir; o üzülüyorsa üzülür, seviniyorsa seviniriz. Düşüncelerimiz onun düşünceleriyle paraleldir; haksızlığa uğradığını düşünüyorsa biz de öyle düşünürüz, hak ettiğini düşünüyorsa biz de buna katılırız. Karşımızdakine hak verirken onun doğru düşünüp düşünmediğini dikkate almayız. Onun doğru ya da yanlış yaptığını bile sorgulama ihtiyacı duymayız; sadece ona hak veririz. Empati ise, olaylara karşımızdakinin gözüyle bakıp, onun ne düşünüp ne hissettiğini anlayabilmektir. Ona hak vermeyebiliriz hatta onu hatalı buluyor olabiliriz; onun duygularına ortak olmayız ama onu anlarız; ne düşündüğünü, ne hissettiğini anlarız, sadece anlarız. Onu yargılamadan, neden öyle davrandığını anladığımızı hissettiririz.
Empati, bireyin özel, iş ve sosyal yaşamında önem taşıyan tüm kişilerarası yeterliliklerin temeli olan beceriyi temsil etmektedir. Empati yoksunluğunun göstergesi olan ‘Ben olsam...’ ifadesiyle başlayan yaklaşımlar, karşımızdaki bireyin biricikliğini yok saymakta ve tüm insanları, kalıplaşmış̧ tipler olarak görmektedir.
İletişim uzmanlarına göre, iletişimin %90’ı sözsüzdür, söylediğimiz sözler iletişimin sadece %10’unu temsil etmektedir. Kalan %30’unu ses tonumuz ve %60’ını ise beden dilimiz oluşturmaktadır. Düşüncenin dili kelimeler, duyguların dili de bedenimizdir. Duygusal zekâsı yüksek insanlar, duyguları okuyabilme üstünlüğüne sahiptir.
Etkin iletişim becerisi, yüksek yaşam kalitesine ulaşabilmeyi, verimli ve etkili bir hayat sürebilmeyi mümkün kılan temel yapı taşlarından biridir.
Baltaş̧, Z. (2006). Duygusal Zekâ, Remzi Kitabevi A.Ş., 3. Baskı, İstanbul.
Covey, S. R. (2006). Etkili İnsanların 7 Alışkanlığı. Osman Deniztekin & Filiz Nayır Deniztekin (Çev.). İstanbul: Varlık.
Geçikli, F. (2010). Halkla İlişkiler ve İletişim, Beta Basım Yayım A.Ş., 2. Baskı, İstanbul.
Goleman, D. (2011b). İşbaşında Duygusal Zekâ, Varlık Yayınları, 9. Baskı, İstanbul.
Koç, S. (2006). İletişimde Ustalaşmak, Kuraldışı Yayıncılık, 3. Baskı, İstanbul.
Okat, F. (2012). Yönetim ve Liderlik Çerçevesinde Duygusal Zeka Üzerine Bir Araştırma. İzmir: Ege Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, İşletme Ana Bilim Dalı, İnsan Kaynakları Yönetimi ve Yönetim Geliştirme Yüksek Lisans Bitirme Projesi.